Yarın benim doğum günüm. Gerçekten..! Belli yaştan sonra doğum günlerimde üzülmeli miyim? Tebriklerin tadını mı çıkartmalıyım bilemiyorum doğrusu.!? Ömrümden bir yılın daha eksilmesi iyi bir şey mi? Mutlu mu olmalıyım acaba.!? Bilmem… Mutluluk Şifreleri başlığı bu duygular içerisindeyken geldi aklıma.
Mutlu musun? değil misin? yoksa sanıyor musun? görselde ki gibi..!
Yazayım dedim, hissiyatımı ve bildiklerimi aktarayım. Hayatımın bu yılı da, böyle başlasın bakalım. Nitekim insan hayatı mutluluk sırlarını aramak, o gizli reçeteye ulaşıp mutluluğu yakalamak hayalleri ile geçip gidiyor mütemadiyen.
Mutluluk şifreleri bir;
TDK mutluluğu “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu…” diye tanımlıyor. İyi ama bu tanım bir imkansızlık durumunu tarif ediyor.
Nitekim insanoğlu her ulaştığı “özlemden” sonra, bir üst kademeye göz diker. Maddi yada manevi olsun, daha iyisini, daha büyüğünü, daha fazlasını ister. Lakin ulaştığından daha iyisi de, her zaman ve her konuda kesinlikle mevcuttur. İnsan ihtiyaçları sınırsızdır arkadaşlar.
Birde TDK bu tanımla ince bir insani zaafı yakalıyor. Bilerek mi yapmış bilmem! Özlemlere ulaşmak değilde, ulaşmaktan doğan kıvanç mutluluktur diyor. Enteresan değil mi?
Bir anahtar var mutluluk şifreleri içinde çok önemli: Nedir biliyor musunuz? Yetine bilmek. Kanaat etmek. Razı olmak. Bu tanım üzerinden yakalamaya çalışacaksak; şifre KANAAT değerli okuyucum…
İkinci şifre;
Mutluluk tamamen bir seçim meselesidir. Ayrıca tamamen bireyseldir. Yani beklemeyin boşuna. Birileri gelip sizi mutlu etmez, edemez. Ancak siz kendinizi mutlu ede bilirsiniz. Bu da ancak bilinçli bir tercihle hayat bulabilir. Hayatınız için mutluluğu seçmelisiniz.
İnsan mutluluk şifrelerini kendi tercihleri ile edinir. Mutluluğu tercih etmek, tersinden okursak eğer; aşağıdakileri tercih etmemek demektir: Hırs, şiddet, intikam, kapris, kompleks, ahlaksızlık, kanunsuzluk, küfür, hakaret, aşağılama, gıybet, kıskançlık, egoistlik, beddua, narsistlik vs.vs uzayıp gider bu liste.
Yani ikinci şifremiz iki yönlü: Mutluluğu tercih etmek ve bunu başkalarından beklememek. Mutluluğun kişisel gelişimle ilgili olduğunu bilmek.
Mutluluk şifreleri üç;
Direk söyleyeyim mi? Zevk ve keyif, eşit değildir mutluluk!
En pahalı markalardan giyinmek, beş başı mamur sofralarda yeyip içmek; lüks mekanlarda gezinmek; konakta yaşamak, yalıda güneşlenmek, köşkte avlanmak, prestijli arabalara binmek ve eğlenmek, hep eğlenmek…. falan, falan!
Bütün bunları yapmayın demiyorum. Yapın dünya nimetleri insan içindir. İsraf etmeyin, lüks değil ama iyi yaşayın. Şurası çok önemli ki; bunları mutluluk sanmayın. Bunlar keyif verici ve gelip geçici hazlardan ibarettir. Sizi mutlu etmezler, eğlendirirler sadece. Okyanusta damla gibidir bunlar. Ayrıca yukarıda anlattım asla en iyisine varamazsınız.
Üçüncü şifremiz de: Zevki Keyfi, mutluluk zannetmeyin, olabilir.
Şifre dört;
Bakınız iyi ki aklıma geldi. Mutluluk şifreleri kervanına önemli diye işaretleyelim . İnsan, bir kısım hayvan dostlarımız gibi tekil yaşayamaz. Fıtratımız gereği topluluklar halinde yaşarız. Buddha geldi aklıma. Şöyledir onun yaklaşımı:
Mutluluğun gerçek kaynağı başkalarını el üstünde tutmaktır. Başkalarının refah ve mutluluğuna, içten bir şekilde alaka gösterdiğimizde; kalplerimiz sıcak, açık ve başkalarıyla enerji bağları kurmuş olur. Biz de kendimizi gerçekten iyi hissederiz. Ötesinde fiziksel olarak da daha iyi hissederiz. Başkalarına zarar verecek bir şey yapmaktan kesinlikle kaçınırız. Mutluluğun kaynağına ulaşırız.
BUDDHA
Her düzeyde toplumsal hayatın mutlulukla çok önemli bir illiyet bağı vardır. Düşünün bir kere. En sevdiğiniz sahilde, en lüks yalıda yaşıyorsunuz. Kapınızda bir çok güzel araba, iskeleniz de ultra lüks yatınız. Her işiniz için, gelişmiş robotlar hizmet ediyor size. Ulaşamayacağınız hiç bir şey yok. Güzel değil mi buraya kadar?
Ammaa hikaye bu ya! Sizden başka hiç bir insan yaşamıyor bu dünyada. Eş, dost, çoluk çocuk, hısım akraba, konu komşu, düşünür yazar, topçu popçu… Hiç biri yok… Yapa yalnızsınız.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, gözlerinizi kapatın ve tasvir ettiğim dünyada hissedin kendinizi. Bütün bu sahip olduklarınızın bir kıymeti kaldı mı.!? Kalmaz…
Sadece kendisiyle meşgul olan insanlar, bu hikayedeki bahtsıza benzerler. Bencillik kodları itibariyle, diğer insanları değersiz ve yok sayar. Her şeye sahip olsa da, sahibini psikolojik rahatsızlıklara iter. Ruhundaki huzuru dağıtır. Manevi sükunet iklimini bozar.
Ruhunda öyle bir boşluğa yol açar ki, her hedefine ulaşıp, her istediğine sahip de olsa, bırakın mutlu olmayı, varlıklarından keyif bile alamaz. O halde dördüncü şifremizi; insanlarla yaşa, bencil olma; diye kaydedelim.
Mutluluk şifreleri beş;
İnsan öyle mübarek bir dizayna sahiptir ki; toplumla ilişki halinde ve onun bir ferdi olması şart iken; bazen de, yalnız kalıp, dinginlik halinde kabuğuna çekilip, yüreğinin sesini duyması gerekir.
Tefekkür diye değerlendirdiğimiz bu hal, mutluluk yolunda olmazsa olmaz bir öneme haizdir. Neden mi?
Çünkü mutluluk için iç barış şarttır. İnsanın kendisiyle barışık olması, fazla ve eksik yönleriyle kendisini dürüstçe kabul etmesi, gönlünün sesini işitebilmesi için gereklidir. Bu şekilde kendini keşfeder insan, kendini gerçekleştirmek yoluna girip, mutluluk yollarını anlamaya başlar.
İnsanoğlu yaradılışındaki imtihan sırrı gereğince, bünyesinde iyi ve kötü suretleri beraber taşır. Hangisinin öne çıkacağını, hangisinin körelip gideceğini kendisi belirler. Bu belirleme şahsı için tefekkür hallerinde kuracağı adil mahkemeler eliyle olur. Sanık, tanık, savcı, hakim hep kendisidir.
Yani tamamen nefsi ile iradesi arasında yapacağı seçimler; onun nasıl bir insan olacağını belirler. Bu seçim de, mutluluğa yaklaştırır veya uzaklaştırıp helak eder.
Yani beşinci şifremiz, düşünmeye üşenme; yüreğinin sesini dinle olabilir.
Değerli okuyucum. Bütün şifreleri bugün bitiremedim. Sizi de daha fazla yormadan, kalan şifreleri başka bir yazıma havale edip, son vereyim. Mutluluklar dilerim….
Cevap yok.