İnsan Olmak

İnsanda İç Barış ve Evrensel Hoşgörü

Kendimiz, her şeyimiz bizim! Hepimiz bir birimize “kendine iyi bak” deriz ya zaman zaman, işte tam da bu konuyu inceleyeceğiz; İnsanda İç Barış ve Evrensel Hoşgörü diyerek… Nitekim insan öyle grift yapıda bir yaratık ki; bir çoğumuz aslında kendimiz için neyin doğru neyin yanlış olduğunu dahi bilemeyiz.

Devamlı pişmanız, devamlı tatminsiziz ve devamlı şikayetçiyiz. Bu konuyu yazan çok, ama ben başka bir pencereden bakmak istiyorum. Çevremize karşı olan tutum, davranış ve düşünüş biçimimizin, kendi kendimize nasıl yansıdığını ve kendini gerçekleştirmekle ilişkisini incelemeye çalışacağım.

Pozitif İnsanda İç Barış ve Evrensel Hoşgörü

İnsanlar etraflarına karşı belli tolerans seviyeleri ile davranırlar. Munis, sakin tabiatlı, ve yaşamayı seven insanlar çok hoşgörülü olurlar. Eşi, çocukları, iş arkadaşları ve ilişkide bulunduğu diğer insanların hata, kusur ve eksikliklerini yapıcı yollar kullanarak affeder ve tedavi etmeye çalışırlar.

Hatta, gündemi oluşturan, televizyon veya sosyal medya gibi kanallar yoluyla izlediği siyasetçi, sanatçı, sporcu yada kanaat önderleri ve diğer insanların yanlış ve eksiklikleri için de, tedavi edemese bile, bunu diler ve içsel olarak o insanları da affetmesini bilirler.

Böyle bir insan etrafına saldığı bu olumlu hava ile evrensel hoşgörü halelerinin içerisinde yaşarken; aynı yansımayı kendi ruhunda da, kendisi için bulur. Kendisini daha rahatça tanır, eksiklerini fazlalarını objektif olarak tespit edip, hayatını daha başarılı ve mutlu kılarak kişisel gelişimini daha hızlı tamamlar ve devamlı kendisini yeniler.

Kendi kusurlarını affetmekte de mahir olan bu insanlar, kendilerine güvenirler. “Kendimden nefret ediyorum” serzenişi hiç onlara göre değildir. Yada ruhunu ince ince kemiren kompleksler.

Diğer İnsan Tiplerinin Büyük Kayıpları!

İnsanın kendisiyle barışık olması, inanın bana güzel yaşamanın ve mutlu olmanın kaynaklarından birisidir. Agresif, fevri ve çok hırslı insanlar genelde hoşgörülü olamazlar. Çevrelerine karşı katı tutumlu ve anlayışsızdırlar.

Bu durum tabii ki öz benliklerine de aynen yansır. Kendilerini devamlı yargılarlar. Kızarlar kendilerine habire. Bu baskıcı tavır altında sinsi sinsi kompleksler doğar ve çoğalıp yayılırlar. Stresin dahi faydalı seviyesi çok aşağılarda kalmıştır. Dışarıdan hiç öyle gözükmese de kendilerine güvenmezler. Hayat onlara çok ağır gelir.

Hal böyleyken ne başardıkları onları mutlu eder ne de sevildiklerini bilirler. Septik bir ruh haliyle, her insanı potansiyel bir suçlu adledip, kendilerini hiç bir yerde için güvende ve hiç kimse için ait hissetmezler. Bu ne zor bir yaşam şeklidir inanamazsınız. Kendimizin farkında olmalıyız bu manada.

İç Barış İçin Kendini Tanımalısın!

Günümüzde kapı kapı psikolog ve psikiyatr arıyoruz. Yetmiyor, yaşam koçlarına gidiyoruz. Reiki gibi enteresan mutluluk kapıları peşindeyiz. Aslında her şeyimiz kendimiz dedim ya!

İnsanın kendisiyle barışık olabilmesi, kendisini tanımasıyla ilintili. Şöyle dürüstçe kendine bakmalısın. Güçlü ve zayıf yönlerini değerlendirmelisin. Hoşlandığın yada sevmediğin taraflarını tespit etmelisin.

Daha sonra olumsuz yönlerini düzeltmek toparlamak için çaba içinde olmalısın. Demek ki dürüstlükle başlayacak her şey.

Yukarıda yazdığım olumsuz insan tipi, genelde kendisinin yeterliliklerinin fazla, kişiliklerinin kusursuz olduğu zannıyla, zayıf yönlerinin farkında olamazlar. Bu durum onları hayatta çok zorlayacaktır. Kendisine karşı objektif olabilen insanlar ise sınırlarını ve güçlü yönlerini bilirler. Zayıflıklarını geliştirmek, zaaflarını yönetmek için çaba sarf ederler.

O Zaman Tanımlayalım, İç Barış Nasıl Sağlanır?

Bir kere kendimize karşı dürüst olmalıyız. Sonra olumlu ve olumsuz yönlerimizi tanımalı ve farkındalık içinde bulunmalıyız. En önemlisi dingin bir ruh halidir. Bunun için hep söylüyorum ya! Düşünmeye üşenmemeliyiz.

Öz güvenimiz bu sayede yükselecek ve kendimize saygı duyacağız. Kendi içinde saygın olmayan bir insan etrafından informal bir saygınlık beklemesin boşuna. Ve sevmeliyiz kendimizi, bunu yapabileceğiz çünkü sürdürülebilir bir gelişim ve dönüşüm süreci yaşayacağız.

Buradaki en önemli destekçimiz, aynı hal ve aynı enerjiyle çevremizdeki insanlara karşı hoşgörülü ve pozitif olmamızdır. Kendimize karşı algımız, (“benlik algısı” diyor buna psikologlar ) tekamül ettikçe, İnsanda İç Barış ve Evrensel Hoşgörü nasıl kolayca oluşuyor, hayret ve keyifle izleyeceğiz.

İdeal insan var mı?

Yok tabii ki öyle bir insan. Bizler eksiklikleri ve sınırları olan yaratıklarız. Nispi olarak birbirimizden az önde, az geride olabiliriz ama hiç birimiz süper değiliz.

Kendimizi bilelim yeter. Olgun bir ruh haline erelim yeter. İdeal insan olmadığı gibi, bu dünyada ideal mutluluk veya mutlak mutlulukta yoktur. Bu sebeple kanaat eden zengindir, hem madden ve hem de manen.

Vardığımız bu olgunluk makamında, dugularımızı dengeleye bileceğiz. Nerede nasıl konuşulur, hangi ortamda nasıl davranılır dikkat edeceğiz. Öfkemizi ve tepkisel tavırlarımızı yenip, yöneteceğiz.

İnsanların bize zarar vermesini gayet sükunet halinde, duru bakışımız, ve açık olan algılarımızla engelleyeceğiz. Biz ise insanlara sorunlarla değil çözümlerle gideceğiz. Güvenilir olacağız ve güvenmeyi bileceğiz.

Mütebessüm ve kibar duruşumuzla, mutluluğumuzun dışarıdan farkedilmesine izin vereceğiz. Zira güzel duygular çabucak bulaşır, yayılır gider.

Yoksa olmadığımız biri gibi davranmaya çalışırsak bilinçli olarak veya kendimizin farkında değilsek, bir ömrü heder edebiliriz inanın. Kendisiyle barışık insanların, ayrımcılık, kıskançlık veya geçimsizlik, ön yargı gibi kötü huyları olamaz.

Olay ve insanlara karşı her zaman olumlu tavır içerisinde olurlar. Uzlaşma ve barıştırma onların işidir. Çatışmaları da usulüyle çözmeyi bilirler. Duygu ve düşünce dünyalarını temiz tutup, lüzumsuz kalabalıktan korudukları için, zeka kabiliyetlerini ve odaklanma ile çözüm üretme başarılarını daima arttırırlar.

Kendisini tanıyan ve barışık kişilerden olalım; mutluluğu yakalayalım….

Cevap yok.

Sizinde fikrinizi almak isterim