Kavramlar

RIFK VE HİLM

Bugün Kayıp Hazinelerin Keşfi-05 ile rıfk ve hilm kavramlarını işlemek istedim. Nitekim bu kavramlar insanı insan yapan değerlerin başında gelir. Rıfk ve hilm sahibi olursa insan, kişisel gelişim için en kuvvetli temelini bulmuş denebilir.

Kayıp hazinelerin keşfi adıyla bir seri yayınlıyorum biliyorsunuz. Bu yazılarda sahipsiz kalmış, unutulmuş veya içi boşaltılarak değersiz kılınmış, kadim kavramlar üzerinde duruyorum. Dilerseniz ilgili yazıları aşağıda ki linkler aracılığı ile, okuyabilirsiniz.

Bu yazımız ile insanlık için doğru yolu gösteren, dağarcığında binlerce yıllık geçmişin tecrübeleriyle hayatımıza giren iki önemli kavramı hatırlayacağız. Bu kavramlar ki, hayatı keyifli ve faydalı hale getirir. Ötesinde de rahat ettirir.

Rıfk ve Hilm; Kısır Döngü..!

Değerli okuyucum. Kayıp hazinelerin keşfi-05 serisini okudukça vakıf olacağımız menfi haller, bizlerde de mevcut olabilir. Fakat unutmayalım ki; bilmek baş edebilmek için esastır ve şarttır!

Bir çok insan, kısacık dünya hayatını tamamen çıkarları için yaşar. Çıkar elde etmek için maddi manevi zulüm eder. Zulüm yapabilmek için güce ihtiyaç duyar.

Güç sahibi olabilmek için entrika, riya, zorbalık ile çıkarlarını arar. Bulduğunda ise tekrar başa döner. Yeniden başlar çünkü tatminsizdir. “Zira zulm ile abad olunmaz”

Göz açıp kapayıncaya kadar, Hak vaki olur. Bu fasit daire içerisinde debelenerek ruhundan kalanları teslim eder. Güzelim hayatı viran eder, bitirir gider. Sağlık ve Mutluluk bahsinde yazmıştım. Ruhumuzun da, bedenimizin de iyi hissetmeye olduğu kadar, iyi hissettirmeye de ihtiyacı vardır.

Yazık böyle insanlara. Hem üzer, hem üzülürler. Bir yandan diğer insanlara türlü rahatsızlık verirler, öte yandan kendileri de rahata eremezler.

Hayatta iken mutlu ve huzurlu bir anları olmaz. Ahirete varınca da, kul hakkına çare bulunmaz..!

İşte rıfk ve hilm kavramları, özleri itibari ile yol gösterici, icra edildiklerinde ise, saadet verici iksirlerdir. Mutluluk şifrelerini keşfetmeye devam ediyoruz…

_ Rıfk _

Rıfk kavramı gerçekten kendini bilen ve kamil olmuş insanlara işaret eder.

İnsanlarla münasebetlerinde iyi huylu olmak, uyumlu olmak, duyarlı ve nazik olmak demektir rıfk.

Zira davranışlarında yumuşak, dengeli ve seviyeli olmayı, hoşgörü ve incelik halinde bulunmayı nasihat eder bizlere.

Bu kavram bir ahlak terimidir ve yararlı olmayı da içerir. Çünkü başkalarına faydalı olmak, kendimiz için de tedavidir.

Kaba, sinirli, sert ve şiddet eğilimli olursak, hem kendimize hem de etrafımıza zarar veririz..

Nitekim, insanları kırmak, bozmak, üzmek ve ezmekten kimseye fayda yoktur. Gaddarlık ve empatiden yoksun tavrımız, bizi işimizde de, evimizde de başarıya ve saadete taşıyamaz…

Dikkat ettiyseniz olayın hem ruhsal, hem de davranışsal boyutu vardır. Yani bu melekeyi hem huyumuza hem de hareketlerimize mal etmeliyiz.

Rıfk acizlik, tembellik, sünepelik veya güçsüzlük değildir. Rıfk sahibi asla silik ve vurdum duymaz da değildir. Aksiyon ve fikirleriyle göz önündedir.

Tıpkı duyarlılık ve irade bahsinde anlattığım gibi, gereğini en doğru şekilde yapmak; fakat irademizi kullanarak, zarar vermeden, kırıp dökmeden, kalplerde ve nazarlarda, güzel yerler edinerek yapmak demektir.

Konuya ilişkin bir çok Hadis-i Şerifte, Efendimiz (S.A.V.) rıfk konusunun altını çizmiştir. İki tane aktarayım:

Allah’ım, ümmetime rıfk ile muamele edene, Sen de rıfk ile muamele et…

Müsned, VI, 62, 93, 257, 258, 260

Rıfktan mahrum kalan kimse hayırdan da mahrum kalır.

Müsned, IV, 362, 366; Müslim, “Birr”, 74

Değerli okuyucum; Mülayim, edepli ve basiretli olmak; rıfk ile yaşamak, her hali kolaylaştırır. Size ve çevrenize maddi, manevi her anlamda kazandırır. Kendinizi boşa yormayın. Kazanmanın yolu yıkıp dökmek değil…

Zira şiddet, kabalık ve zorluk çıkartmak ile yalnızca mutsuz olursunuz. Hayırsız kalır, kibrinize teslim olursunuz. Sizden beklenen bu mudur? Bu siz değilsiniz… Ve hiç bir insan kötü davranışa müstahak değildir; Yaradan dan ötürü..!

_ Hilm _

Rıfk sahibi olan bir insan, bu güzelliğini ve gelişmişliğini ilim ve kültür ile bezemiş ise halim yani hilm sahibi olur.

Hilm kavramı akıllı ve ağırbaşlı olmayı da ekler, rıfk gerçeğine. Medeni, insana yaraşır, sabırlı ve hoşgörülü bir davranış modelini benimser.

Aklımızdan çıkarmamalıyız ki; Allah hilm sahiplerinin en büyüğüdür. Bizlere çok yumuşak ve sabırla muamele eder.

Biz günahkar ve isyankar kullarının suç, günah ve hatalarına karşı, sonsuz sabır ve tahammül gösterir. Kusurlarımızı yüzümüze vurmaz. Derhal gazabına muhatap kılmaz.

Bizlerin de birbirlerimize hilm ile muhatap olmamızdan Razı Olur…

Konuya ilişkin bir Ayet’te şöyle Buyurur Rabb’imiz:

Şayet Sen kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. 

Al-i İmrân, 159

Bu şekilde iyice anlamış olduk ki; hilm üstün insana, olgunluğa işaret eden, şanlı şerefli bir sıfattır.

Nefsimize hakim olmayı, kibrimize kapılmamayı, öfkemizi yenmeyi, kızgınlıktan ve şiddetten uzak durup, kötülük yapanlara bile akıl yoluyla, iyilik gayesiyle ve yumuşak bir tavırla muamele etmeyi öğütler.

Hilm sahibi olan insan,  gücü ve imkanları yettiği halde, ceza kesmekte kolay karar vermez. Usul- ü adap dairesinde affetmeye meyilli olur.

Acizlik yada dirayet edememekten dolayı böyle davranan insanlar ise hilm sahibi değildir.

Bakınız; Rıfk ve Hilm kavramları bize; zulme boyun eğmeyi, haksızlık karşısında susmayı, kötülükleri görmezden gelmeyi yada hakkımızı savunmamayı öğütlemez.

Sakın ola yanlış anlaşılmasın. Aydın insanlar güçlüdür. Rıfk ve Hilm, kaynağını bu güçten alır.

Güçlerinin kaynağı ise doğrularla örülmüş, ilimle sıvanmış, iyi niyet ile süslenmiş, inanç ve idealler ile korunmakta olan karakter ve kararlılıklarıdır.

İnsanlık için; insanca yaşamayı ve faydalı olmayı amaç edinmişler için, rıfk ve hilm bir güzel kaftandır…

Sonuç :

Burada esas olan kendimizi gerçekleştirmek üzere; kadim kavramları yeniden keşfederken, doğru anlamak ve birbirleri ile ilişkilendirip, hayatımıza nakşetmektir.

Kişisel gelişimin, olgunluk olduğunu fark etmeye başladığımızda, bizim kadar gelişmemiş insanları ezmek ve hor görmek yerine, onlara faydalı olmak arzumuz, kendiliğinden filiz verip, yeşerecektir.

Hayatımızda var olması gereken değerler silsilesini, puzzel parçaları gibi, tek tek itinayla tamamlamalıyız. Bu şekilde göreceğiz ki; daha mutlu, daha güvende ve daha keyifli bir hal almış hayatlarımız.

Mutlu edin, mutlu olun, mutlu kalın…

Cevap yok.

Sizinde fikrinizi almak isterim