Zaman nedir? Zaman yönetimi nedir peki.!? Daha tanımını ve ne olduğunu dahi bilemediğimiz bir mevhumu nasıl iyi kullanacağız ki?
Mevhum dedim yanlış duymadınız. Mevhum var olduğu düşünülen, yada var sanılan şeylerin tarifidir. Zaman var mıdır? Ne kadardır? Nereden başlayıp nereye uzanmaktadır?
Ben hep yaptığım gibi, kişisel gelişimin önemli bir gerçeği olan zaman kavramını anlayarak yola koyulmamız gerektiğini düşünüyorum. Önce anlamalı, sonra yönetimine çalışmalıyız.
Nitekim eleştiriyorum ya! “Zaman yönetiminin 10 altın kuralı” dınınınım!!! Yahu yok böyle sihirli yöntemler aldanmayın. Her konu bu şekilde sığ bırakılıp, insanların hayatı algılama imkanları ellerinden alınıyor. İnsan makine değildir. Program yükleyip davranış belirleyemezsiniz.
Değerli okuyucum, uzun yazıyorum, fazla derine giriyorum vs. eleştiriler var başımda… Ben size güveniyorum, kendime de; okuyun faydalanacaksınız…
Zamanın Ölçümü
Zaman yönetimi nitelikle mi ilgili acaba, nicelikle mi? Zaten ölçülmesinden ziyade tanımlanması ve anlaşılması mesele. Yoksa saat, dakika, saniye, salise falan standart bulmuş, tutarlı ölçüm yöntemleridir.
Saniye, sezyum elementinin atom parçasının titreşimi ile oluşturduğu frekansa eşittir deniliyor. Burada problem yok. Gün, hafta, ay, yıl, asır ise gök cisimleri ve dünyamızın ahengi ile oluşan coğrafi ve astronomik yöntemlerle ölçülüp, takvimler elde ediliyor. Burada da sorun yok.
Peki bir saat herkes için aynı uzunluğu mu ifade ediyor.!? 80 yıllık bir hayat, her 80 yaşındaki için, aynı mesafeyi mi gösteriyor..!?
Zaman Yönetimi İçin Zamanı Tanımlayalım
Her disiplin kendine göre bir yorum ve tanım öne sürüyor.
Fen bilimleri mesela, zamanı canlılar, cisimler veya sistemlerdeki değişimle ifade etmeye çalışıyor. Yani her şey olduğu gibi duruyor olsaydı, zaman diye bir şey yok diyecektik. Mantıklı yani!
Tabii ki canlılar, evren ve eşya devamlı değişiyor. Demek ki zaman var ve akıp gidiyor. Fakat birey olarak kısıtlı. Bu kısıtlılık hali ise onu çok kıymetli yapıyor.
Peki neden tek yönlü akıyor. Zaman da ileri gidip, geleceği görmek veya geri gidip, geçmişe şahit olmak ve geleceği şekillendirmek bilim kurgu filmlerinin her zaman tutmuş bir temasıdır.
Lakin imkansızlığı da ortadadır. Zaman tek yönlü akan ve bütün varlık için tükenen bir olgu… İnsanlık bunu kabullenemiyor…
Nihayetinde yaşamı oluşturan tüm olaylar ve olgular; geçmişten geleceğe doğru ilerlemekte; biz ise her yaşadığımız güne, “bugün” diyerek yaşamaktayız. Kendimizi gerçekleştirmek için, yeterince zaman var ve yeterli sanıyoruz. Ömür takviminden tek tek günleri silerken, zamanımızın azaltmakta olduğunu fark etmiyoruz.
Zaman Görecelidir
Albert Einstein’ın izafiyet teorisi, klasik fizikçileri alt üst etti. Çünkü kesinliği bozdu. Çok hızlı hareket halinde isen, duranlara göre senin zamanın daha yavaş ilerler. Aslında adam dedi ki; zaman algısı izafidir. Ben fizik konusuna girmeyeyim. Ama göreceli olduğunu iyi biliyorum.
Şunu bilmeliyiz ki, insan beyni zamanı algılamak ve takip etmek üzerine donatılmıştır. Lakin bu hasletini, halin icabına göre kullanır. Biyolojik saatlerimiz pek şaşmaz fakat psikolojik zaman algımız çok da tutarlı değildir.
Mesela eski dostlarla beraber yenen keyifli bir akşam yemeğinde, gece yarısı olur, zaman nasıl geçti anlamazsınız.
Yahut hava limanında hasretle beklediğiniz eşinizin uçağı, on beş dakika sonra inecektir. Ama bitmez on beş dakika, ömrünüzden ömür gider.
Tabii ki bir gün, her insan için yirmi dört saatten oluşuyor. Fakat bazıları bu adil dağılımın içerisinde bir bilim adamı olabiliyorken, bazıları ise okuma yazma öğrenmeye zaman bulamıyor. E göreceli değilde nedir işte zaman.
Sen geçirdiğin yirmi dört saatlerinin içini ne kadar doldura biliyorsun ona bak. Sen doldurdukça, esneyecek, genişleyecek kocaman olacak, o yirmi dört saat.
Ey miskin adam, sen de zamanım yok, yetişmiyor hiç bir iş, diye küçücük bırak göreceli zamanı… Sen şikayet ettikçe küçülecek zaten. Bu anlamda zaman yönetilebilir. Kişiselleştirmek mümkündür yani…
Dinimizde Zaman Yönetimi
Zaman yönetimi konusu, hızla akıp gitmekte olan zamanın; bizim olan kısmını, nasıl verimli kullanırız? sorusuna cevap arıyor.
İslam da konuya böyle bakıyor. Zamanın bize ait olan kesimine ömür diyoruz. Hem bu ömür ile hayat dediğimiz yaşanmışlık, bir kereye mahsus veriliyor bize. Reenkarnasyon falan yok. Tek şansımız var.
Zaman Dinimize göre bir mahluktur. Yaratılmış bir varlıktır yani. Amacı, insanın dünyada geçireceği hayatına ev sahipliği yapmaktır. İnsan yaşamı, bu zaman havuzu içerisinde cereyan eder ve süresi bittiğinde, sona erer.
Yukarıda söylemiştim. Yaşanılan an aslında zaman. Geçmiş bitti gitti. Gelecek ise daha var olmadı. Nasıl olacağı da muamma. Gerçekten tam ve var olan bugün ve zaman yönetimi için de esas olan; hemen bugün olmalı.
Önümüzde ki her gün, bugün olacak anlıyor musunuz? Sufi’ ler bu anlayışa “an-ı daim” diyorlar, çok güzel anlıyor ve anlatıyorlar…
Bir Hadis-i Şerif ile bu bahsi sonlandırayım :
O uzağa attığım taş, insanın bir an sonra yapmayı düşündüğü, istediği şeydir. O insanın emelidir. Ayak ucuma koyduğum taş ise, insanın ecelidir.
Hadis-i Şerif
Zaman Yönetimi Nasıl yapılır?
Zaman kavramıyla ilgili yeterince kafanızı karıştırdıysam, nasıl yönetilmesi gerektiğine geçebilirim artık.
Bu kavram insan kaynakları ilminin, malumu ilanından başka bir şey değildir. Sahte kişisel gelişimcilerin elinde de oyuncak olmuş bir konudur.
Zaman yönetimi için gizemli öğütler, gizli sırlar, özel yöntemler falan aramaya gerek yoktur.
- Azimli ve çalışkan ol.
- Planlı ve düzenli ol.
- Bu günün işini yarına bırakma.
- Herkese ve kendine karşı dürüst ol.
- Verimli toplantılar düzenle, istişare halinde ol.
Bu kadar işte. Zor muymuş değerli okuyucum.
Burada bazı sorunlarla baş etmek için biraz farkındalık gerekir sadece. Mesela yapılması gerekenler ile senin yapmayı istediklerin arasında uyumsuzluk var ise, zamanını yönetemezsin. Bahaneler ve ertelemeler başlar, hiç bir iş veya ders yetişmez artık…
Başka bir tuzak da ne istediğini gerçekten bilememek ve ifrat ile tefrit arasında bocalamaktır. Yakın, orta ve uzak vadeli amaçların olsun. Bunları tanımla ve tutarlılıkla gerektiğinde güncelle. Ama her halükarda hedefin net olsun ve ona inan.
Acil işler ile önemli işleri birbirinden ayır ve iş planına kararlılıkla uy. Gerektiğinde yardım iste, bu davranış erdemdir.
Hayır demekten çekinme. Seni hedeflerinden alıkoyacak malayani işlere plansız olarak meyil etme. Planlarında da bu işlere fazla zaman ayırma.
Zor değil; Sebat, itina ve samimiyet hepsi bu…
Zaman da bir nimet ve üzerine yazalım diye bize verilmiş bir sayfa gibi. Halimiz onu bast etmeye de kabz etmeye de yarayabilir. Hem rasyonel hem metafizik anlamda mümkün. Ama malayani denilen şeyler öyle arttı ve bizi tutsak etti ki bereketsiz zamanlar başladı. Uygarlık diye dayatılan, trend diye önümüze konan pek çok şeyden kurtulmak gerek galiba. Zaman yetmiyor diye hayıflanan gruptayım. Umarım bilip uygulamadıklarını tez vakitte yapar ve tutsak zamanlarımı kurtarırım.
Bereketli zamanlar diliyorum..
Amin. Her türlü bereket için, elimizde olana kanaat edip, onu en doğru şekilde kullanmak esastır. Hani, fiili dua deriz ya! Bu da fiili bereket duası ve şükür anlamına gelir. Çözülememiş nice sırlara güvenin ki; Yaratan zaman içinde zaman yaratır. Esasında ömür kısa, dünyevi ve uhrevi bir çok ihtiyacın giderilmesine yetmiyor ve yetmeyecek. Fakat yetse imtihan kalmıyor. Tercihlerimizi doğru yapmaktan başka çare yok. Bir de düşünmek… Teşekkürler…