Farkındalık

Hayır Diyebilmek

Sadece Hayır De

Yazımın görselinde böyle yazmış İngiliz. Hayır diyebilmek kişisel gelişimin çok kıymetli bir parçasıdır. Çok basit geliyor kimilerine ama doğru, yerinde ve faydalı bir “hayır” gerçek bir erdemi temsil eder. Hayır diyebilmek huysuzluk değil, belirleyiciliktir, karar vermektir ve bir cevaptır. Samimi cevaplar ise hayatta en kıymetli iletişimdir.

Gerçek Liderlik için vazgeçilmez bir haslettir. Ruh sağlığı ve hatta buna bağlı olarak beden sağlığımız için vazgeçilmez bir koruyucudur. Kıymetli düşünür ve yazarlarımızdan Cemil Meriç, “Hayır diyebilmek bir fazilettir” derken nasıl büyük bir gerçeğin altını çiziyordu, faziletin muhtevasını da nasıl göz önüne seriyordu…

Bir Kalp Sektesi ve Doktorun Ofisi

Yaklaşık on beş yıl önceydi. Ticari hayatımda yaşadığım sekte, kalbimi de sekteletmişti! Bir kardiyolog önerdiler gittim. Ofisine girdiğimde başka bir dünya vardı.

Divan ve tasavvuftan eserler çalan, insanın ruhuna üfleyen, inceden bir ney sesi… Sevimli, küçük ve aksesuar olmayıp, işini yapmaktan memnun bir kitaplık. Raflarında okunarak eskimekten gururlu kitaplar. Minik canlı çiçekler köşelerde ve sehpada, mutlu gözüküyorlar, ışıl ışıl, belli ki seviliyorlar…

Duvarda iki tablo var, birisi eski İstanbul’un insanı mest eden bir boğaz manzarası. Diğeri çok yaşlı ama mutlu bir çiftin el ele kahve içerken gülümseyen simaları… Yahu nasıl iyi geldi bilemezsiniz.

Muayenem Tamamlanıyor

Ben ofisle meşk ederken kibar bir orta yaşlı hanım, gülümseyerek davet etti hocanın yanına. Hocamız Profesörlüğünü Amerika’da almış ve Tibet, Hindistan gibi mistik memleketlerde de uzun zaman bulunmuş. İnsana huzur veren bir hal içerisinde ve belli ki kendisiyle barışık bir kardiyolog.

Uzun uzun sohbet ederek muayene etti beni. Sevimli, yusyuvarlak bir yüzü vardı. Yaşı da altmışın üstünde gibiydi Dedi ki:

“Tetkiklerinizi, anjiyo çekimlerinizi ve bütün verilerinizi inceledim. Muayenenizi tamamladım. Şimdi sizden üç şey isteyeceğim. uyarsanız tedaviniz tamamlanmış olacak. Uymazsanız sık sık görüşebiliriz Allah korusun…”

Şok ve Hakikatler

  • Kızartma ve çok tuzlu yeme,
  • İlaçlarını düzenli kullan ve
  • Egzersizi bırakma, diyecek…

Çünkü diğer bir sürü doktor böyle şeyler söylemişti, sağlığımın düzelmesi için. Hoca başladı konuşmaya, o güzel tebessümün yerini çok ciddi, vakur fakat kibar bir sertlik almıştı. Bende de haliyle ofisin ve hocanın kazandırdığı rehavet havası dağılmış, yerini endişeli ve eksik bir öğrencinin kaygılı bekleyişi almıştı.

Söze devam etti hoca:

  • Birincisi bey efendi, unutmayın ki aileniz, yada işleriniz veya inanç ve idealleriniz, sevdikleriniz, istemedikleriniz yani bütün hayatınız, ancak siz varsanız var. Siz yoksanız hiç biri de yok. Yüksek farkındalık gerekiyor. Benliğinizi ve kendinizi değerli bulunuz. Boşluktaki insan nazariyesini okuyunuz…
  • İkincisi hak edene hak ettiği değeri veriniz. Bol bol veriniz. Amma hak etmeyene verdiğiniz değer ve zaman ve efor ve emek; hak edenlerden çaldıklarınızdır. Çünkü biz insanlar her şeye sınırlıyız. Kaynaklarımızı doğru kullanmalıyız.
  • Üçüncüsü ve en önemlisi Hayır Diyebilmek erdemidir. Bakın kardeşim. Herkesin gönlünü yapayım, herkesin her ihtiyacına yeteyim derseniz bu imkansızdır. Herkes beni sevsin, kimseyle kötü olmayayım derseniz bu lüzumsuz ve faydasız bir beklentidir. Hayır demeye alışın, karşınızdakinin iyiliği için de bu gereklidir ve bir ihtiyaçtır onlar için sizden hayır duymak. Zira siz kimsenin kötülüğünü istemezsiniz ve zarar vermek kastıyla değil, faydalı olmak için hayır dersiniz.

Yeni lisanla “ben şok, ben iptal”!

Sonuç; doğru ilişki, iki tarafa da zarar vermez

Nihayetinde bir kalp doktorundan, doğru iletişim ve toplum içerisinde var olmanın gereklerini aldım çıktım. Umarım bu yazıdan sizlere de bir kapı açılır.

Cevap yok.

Sizinde fikrinizi almak isterim