Farkındalık

İnsaniyet ve Nedamet

Nadim bir sıfat, pişman olan insan için kullanılır. Nedamet de pişmanlık demek.  İnsaniyet ve Nedamet ise; insana has, insanı insan yapan değerlerden, altı çizilmesi gereken önemli bir haslet olduğu için kullanıldı…

Haslet mi? Bizlerin yaradılışından gelen özellik veya huy demek… Kelimenin tınısı hoş olduğundan, bugün sadece olumlu anlamda kullanır olduk…

Nedamet neden insanidir biliyor musunuz? Çünkü insan eksiktir. Hata yapar, kusur isler, suç bile olasıdır. Dostlar biliniz ki, bunlar insanı, insanlıktan çıkartmaz. Bilakis eksikleri ve yanlışları, insana insan olduğunu hatırlatmalıdır. Ayrıca imtihanın sırrı tövbedir.

Konuyu tamamen özetleyen iki Hadis-i Şerif ile başlayayım :

Bütün ademoğulları günahkardır, günahkarların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.

(İbn Mace, Zühd, 30

Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.

Müslim, Tevbe, 9, 10, 11

Değerli okuyucum. Şu kısacık hayat yolculuğu sürerken, pişmanlık içimize düştüğünde, kendimize ve konunun muhatabına karşı dürüst olup, derhal nedamet hislerimize sığınmalıyız. Telafi, özür,tedavi,gönül alma her ne ise gereğini yapmalıyız. İnanın bana böyle davranmak bize inattan hayırlıdır. İnat hayırlardan alıkoyar…

İnsaniyet ve nedamet yakından ilişkilidir. Eğer inat edersek, hatada ısrar etmek; “mekruhun tekrar tekrar işlenmesi haramdır” kaidesinde olduğu gibi, her problemi daha büyük bir hale taşıyacaktır. Bu bedbaht durum, gönlümüzden başlayıp, tüm hayatımızı mahvedecek fasit dairenin ilk halkasına izin vermiş olmaktır…

Bu kısır döngü, zamanla büyür, gelişir. İçinden çıkılmaz bir girdaba dönüşür. Ardından bütün ahvalinizi ve psikolojinizi kaplayarak sizi yeni yeni hatalara sevk eder ve dahada büyür. Babamı kaybettiğimde acaba var mıydı pişmanlıkları diye… Rabb’im mekanını cennet eylesin.

İnsaniyet ve Nedamet ile Fıtrat

İşte gerçeğimiz budur değerli okuyucum. İnsanoğlu günahtan münezzeh , hatadan vareste değildir. Hepimiz aynıyız bu anlamda, sen de öyle…

Yanlış yapmasıyla ünlüdür insanoğlu. Şöyle bir etrafınıza bakın, kendinizle yüzleşin, haberlere göz atın göreceksiniz…

Yok şimdi değil. Yazımın sonlarına doğru döneriz  kendimize. Çok çok zor olduğunu biliyorum. İnsanın kendisini bilmesi, ne büyük bir erdemdir.

Esas olan hissetmek, fark etmek ve gereğini yapmak için ihlas ile çaba sarf etmektir. Kendini düzgün tutmadan, karşındakinden beklemek en hafif tabirle aymazlıktır. Hele karşıdakinde insaniyet ve nedamet eksik diye, onun gibi olup karşılık vermek, değerleri terk etmek..!

Yaptığımız bir iş, söylediğimiz bir söz, yahut davranışımız, tutumumuz, fikrimiz, günahlarımız, tarzımız…. Hayatta ki her şey, pişmanlığa sebebiyet verebilir. Vermelidir de… Sorun hatada ısrar edip pişman olamamaktır.

Eğer objektif bir gönül eri isen, kendinde de görürsün bu hali… Göremiyor isen “vay geldi başına”

İnsan Beşer, Kuldur Şaşar

Ne güzel bir atasözü değil mi? Her yazdığını onaylamam ama, İdris Akmetin buradan hareketle bir farkındalık sağlamış, aktarayım birkaç dizesini:

Düşmez kalkmaz bir Allah
İnsan dediğin beşer, şaşar
Bazen şeytan çalar yüreğimi
Unutturur bana beni
Şeytanlığına uyarım
Nefsime yenilir aklım

Bedenim elim yüzüm kire boyanır
Aynaya baksam
Kendimi bulamam
Mosmor olur yüzüm, utanırım
Dünyam yıkılır ruhum kararır
Kurtar diye yalvarırım

İnsanlar fıtratı gereği hata yapabilir, şaşırıp yanılabilir demiştim. Allah insanları kusursuz yaratmamıştır. Muradı böyledir.

Bu kutsal tercihin üstüne çıkıp; ben yanlış yapmam, kusursuzum diyerek mükemmellik iddiasında bulunan kişi;  gaflet ve delalete düşmüştür. Bu zihniyet gerçekten acınası bir haldir.

Çünkü bu söylem çıkış yollarını tıkamaktadır. Bu gerçek bir inanış ise, kibir ve nefis kazanmış, zat-ı ali kaybetmiştir. Ben merkezci ve kendini beğenmiş insanlar;  esas kendilerine zulüm ettiklerini dahi fark edemezler…

Kusursuzluk Allah’a özgü bir sıfattır. Unutmamak gerekir ki; yaratılmış her şey eksikliklere duçardır. İnsaniyet ve nedamet ilişkisi de bu noktadan nüfuz etmektedir.

Dünyada hata yapmayan, kusur işlemeyen hiç kimse yoktur. Bundan dolayı, bizim de dahil olduğumuz insanlık için,  hoşgörülü ve hüsn-ü zan içerisinde olmak  gerekir.

Yapıcı bir tavır, rıfk ve hilm ile muamele bir çok insanı bu zavallı durumdan kurtarmaya yetecektir. İnanın bana yaratılmış her şey ilgiyi hak eder. Yaratan’ dan ötürü!

Genelde bu anlayışlı olma, idare etme, terbiye etme durumu aşağıdaki gibi yürür:

  • Bilenden bilmeyene,
  • Alimden cahile,
  • Büyükten küçüğe,
  • Amirden memura,
  • Üstten asta,
  • Ariften avama
  • Kocadan karıya,
  • Abiden kardeşe,
  • Zenginden fakire,
  • Ebeveynden çocuğa,
  • Güçlüden zayıfa
  • Hocadan talebeye

Kendini nasıl görüyorsan, gereklerini de yap o  halde… İnsaniyet ve nedamet anlamında zorda kalana yardım et…

Kişisel Gelişim ile İnsaniyet ve Nedamet İlişkisi

Kişisel gelişim kitaplarının bir çoğu asla pişman olma derler. Bu öyle büyük bir hatadır ki, farkına varsa bu sözün sahibi, Hicran kaplar yüreğini…

Biliyorsun bir hata işlemekten nadim olunacağı gibi, bir doğruyu yapmamak da, pişmanlık konusudur. Doğruları yapmaktan çekinmeyeceğiz, yanlışlardan da korkup çok geri duracağız.

Bu şekilde nedamet hissi gittikçe azalacak, top yekun varlığımız sükun bulacaktır. Kişisel gelişimin alt yapısı olgunlaşmaktır.

Ruhumuzun dingin halde olması, doğruyu yanlıştan ayırmak için bize berrak bir görüş alanı sunacaktır.

Yada yaptığımız hataları keşfetmek ve nedamet duymak için … Hem de hatalarımızı düzeltip, doğru yolda tutunmak için. Veya aynı hataya tekrar tekrar düşmemek için …

“Sakın keşke demeyin.” Yok ya! Daha neler.!?

Deyin değerli okuyucum. Keşke deyin. Onlar yanılıyorlar.
Keşke öyle demeseydim.
Keşke o kararı vermeseydim.
Keşke öyle davranmasaydım.
…… Deyin, ve durumu düzeltmek için çareler arayın.

Nedamet insanı olgunlaştırır ve hataların tekrarından muhafaza eder. İnsaniyet ve nedamet birbirine doğru orantı ile bağlıdır.

Pişman olun ve gereğini yapın. Kararlar alın, kurtulursunuz. Özür dileyin, sevilirsiniz. Tövbe edin, affedilirsiniz.

Hatasının farkına varıp, bu hatadan nedamet duyarak vazgeçmek ve başkalarına verilen zararın, maddi manevi tazminine çalışmak; sizi inanılmaz mutlu edip, yüceltecek emin olun. Kendinize sevgi ve saygı duyacaksınız.

Er Kişi Kendisi ile Yüzleşmeli

İsmi lazım değil, yaşça büyük bir beyefendinin, hem de sözüm ona “gönül sohbetleri” adıyla yazdıklarından bir alıntı yapayım, hezeyana şahit olun:

Keşke demek, insanda nedamet hissi uyandırıyor ve aşağılık duygusuna sebep oluyor ve bu duygu  bir ömür boyu sürüyor.

Yuh! Adam tam tersini öğütlüyor yahu!

Değerli okuyucum. Her insanda var olan, fakat herkesçe verimli kullanılamayan vicdan muhasebesi,  bir otokontrol mekanizmasıdır.

İç hesaplaşma da diye bileceğimiz vicdan muhasebesi, sözlerimizi, temayüllerimizi, davranışlarımızı denetleyip, doğruya doğru yol gösteren; doğru yoldan saptığımızda da, ceza kesebilen, harika bir sistemdir. Onu etkili kullanmalı ve geliştirmeliyiz.

Ne yazık ki, ihmal veya inançsızlık tekrarladıkça vicdanlarımızın duyarlılığı da azalır. Önce insaf ve irfanımızı kullanamaz hale geliriz. Ardından vicdanımızı kaybederiz. Bu durum insanlığımızın kaybı anlamına gelir ki, büyük ve acıklı bir felakettir.

Narsisizm ve Egoizm İnsaniyet ve Nedamet İçin Faciadır

İnsanoğlu, psikolojisinin derinliklerinde, art niyetler, küçük hesaplar, kompleksler ve kaygılar gizleye bilir. Yapısı kibirli de olabilir.

Mesela iyi bir yönetici verdiği yanlış bir karardan döner ve özür dilerse, artık sözünün geçmeyeceği veya kararlarına güvenilmeyeceği hissiyle vicdanını uyutup, nedamet hissinden uzaklaşarak, kötü bir yöneticiye dönüşebilir. Yani tam da korktuğuna uğrayacaktır.

İyi bir eş, karısına yada kocasına sarf ettiği kırıcı bir söz yada davranış için; nadim olup özür dilediğinde, alta düşmek kaygısı ile evliliğini rezil edecektir.

Bir sosyal grupta var olma çabasında ki insanlar, nedamet duyguları fark edilirse, küçük görüleceği kaygısına kapılabilir. Bu durum zaten kendisini büyük gösterme kompleksinin sonucudur. Ve sonunda olduğundan da küçük düşecektir.

İnsani anlamda olgunlaşmamış bireylerin, problemleri anlama kapasiteleri, olayları algılamada ki yeterlilikleri, iyiyi kötüden ayırmada ki verimlilikleri de gelişmemiş olduğundan; vicdani yapıları da güdük kalır. İşte böyle insanların sloganlarıdır “asla pişman olma” Bu ne paradokstur. Nasıl cahilce bir tercihtir.

Peki Nasıl Başaracaksın Kendini Saklamayı

İnsaniyet ve nedamet senin için anlam ifade etmiyor ise, yaşamını sürdürmek için, bazı faaliyetler içerisinde olman icap eder. Nitekim insanlar seni anladığında kaçıp gidecekler zannedersin.

Yanlış yolda olmak, yanlışları katmerler, çoğaltır. Nadim olup, samimiyetle özür dilemek yerine, kibir ve inadınızı öncelemek için neler yapmalısınız bir kaçını sıralayayım :

  • İnkar edersiniz,
  • Yok sayarsınız,
  • Bahaneler bulursunuz,
  • Entrika çevirirsiniz,
  • Yalan söylersiniz,
  • Kin tutarsınız
  • Sebepler uydurursunuz,
  • Hile yaparsınız,
  • Riyakarlık edersiniz,
  • Kaba olursunuz,
  • Kavgacı olursunuz,
  • İntikam ararsınız,

Demem o ki değerli okurum, fark etmek de bir basiret gerektirir. Kendisine dürüstçe bakamayan insanlar, inat ve kibir çukurundan kurtulamazlar. Aslında kendilerini hiç öyle sanmazlar ama,  günün sonunda kötü, günahkar ve rezil durumda kalırlar. Aydınlık bir Çıkış kapısı vardır fakat gururlarına yenik düşer, nedameti göremezler…

“Artık Çok Geç” DEĞİL!

“Son pişmanlık fayda vermez” derler ama buna da inanmayın. Verir, fayda verir. Farkına vardığınız anda nedamete sarılın, vicdanınızı rahatlatın.

Bu atasözü ivedilikle pişman ol, erteleme, sona bırakma, inat etme diyor…

Mutluluğun ve gerçek kişisel gelişimin kapılarını aralayın… Suç, kusur, günah, hata… Hepsi sizi bir girdabın içerisinde umutsuzca çırpınır hale sokar. Nedamet ise, kurtulmak üzere tutunacağınız köklü bir zeytin ağacının, zarif ve sağlam dallarıdır.

Kişi kendisinden de özür dileye bilmeli, kendisiyle de barışıp, yoluna devam edebilmelidir. Bu yüzleşme, kendini gerçekleştirmek isteyen bir insan için vazgeçilmez bir gerekliliktir.

Yani net olarak bilelim ki, vicdan azabı bir dünya cehennemidir. Kurtuluş ise hatadan kaçınmak, yinede yapılmışsa bir hata, nedamet hisleriyle, vicdani gerekliliği yerine getirmektir.

Zira kötülük insan ruhunun zarif ve nezih yapısına yaraşmaz. Bu sebeple, doğru yolu tutmazsanız, bütün hayatınız acılarla dolacaktır. Dışarıdan nasıl gözükürsünüz bilmem ama içiniz her an, derin hüzünler ve coşkun öfkelerin altında inleyip duracaktır.

Aydınlık ve ferahlık için çıkış insaniyet ve nedamet ile mümkündür. Sözleri Mevlana Celaleddin-i Rumi (Hz)’ den olup, büyük tasavvuf ehli Kutbü’n nayi Osman Dede’ nin bestesi ile hicaz ayinlerine feyz veren bir beyit var. Bakın ne diyor:

……in kâne nedâmetî sudûden ve cefâ

mevlâye afallâhu afallâhu afâ.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (Hz)

Yani; pişmanlığım dahi bir varlık (kulluk) ifadesi ve eziyet ise de Mevlâm; affet Allah’ım, affet Allah’ım, affet! “

2 Yorumlar

  1. İdris Akmetin
  2. Alperen

Sizinde fikrinizi almak isterim