Eğitim Dünyası

Akran Zorbalığı

O cıvıl cıvıl çocuklar, birer melek gibidirler değil mi? Kuşlar gibi cıvıldaşırlar. Uzun zaman için en büyük keyfim, bahçede oynayan çocukları izlemek olmuştur… Ama onların dünyasında da acılı gerçekler ve dramlar çoktur. Akran zorbalığı da bunlardan birisidir.

Hoş çocuk yaşta onların yaşadığı ve yaşattığı zorbalıkları bir çok yetişkin birbirlerine ve çocuklara yaşatıyor. İbretle izliyor ve hatta yaşıyoruz bu mağduriyetleri. Neyse, bahsi dağıtmadan “zulm ile abad olanın ahiri berbad olur” (Yunus Emre) diyelim ve konumuza dönelim…

Bugün mesai arkadaşlarımdan birisi, anaokulunda çocuğunun başına gelenlerden bahsediyordu. Beş yaşındaki oğlu, yine aynı yaşlardaki bir başka çocuktan sürekli zulüm görüyormuş. Öğretmen “olur böyle şeyler, hayata hazırlanıyorlar” demiş. Bir yönüyle fırsat eşitliğini de etkileyen bu konuyu, yazayım dedim.

Akran Zorbalığı Tanımı

Birbirine yakın yaşlarda çocukların, birbirlerine sözlü veya fiziki olarak yada duygusal anlamda baskı veya şiddet uygulaması durumuna akran zorbalığı diyoruz. Bu durumu çocukların normal hallerinden ayırmak için iki detaya dikkat ederiz.

  • Birincisi çocuklardan zorbalık eden ile mağdur olan arasında fiziksel ve/veya ruhsal güç dengesizliğidir.
  • İkincisi ise bu zorbalık davranışlarının, aynı hedef çocuk üzerinde süreklilik arz etmesidir.

Git gide geçerliliğini yitirmekte olan olan yaygın yaklaşım; çocuklar arasında ki şiddetin, büyümekle ilgili süreçlerden birisi olduğunu kabul etmekteydi.

Günümüzde artık akran zorbalığı, her iki taraf içinde üzerinde durulması gereken, teşhis ve tedavisinde hassas ve hızlı davranılması gereken, önemli bir anomali olduğu gerçeği, genel kabul görmektedir.

Çocuklarda bir diğerine hükmetmek, canını yakmak, emri altına almak, diğerleri yanında rencide etmek gibi yaklaşımlar yada bunların kombin hallerinin görülmesi mümkündür. Hatta cinsel boyuta varan olaylara rastlanmıştır.

Çocukların aralarındaki her çekişme, her didişme normal sınırlar içerisinde gerçekleşmeye bilir. Bazıları zorbalık yapar resmen. Hedefteki çocuk ise genelde ruhen veya fiziken bazende her anlamda zayıftır. Bu sebeple durumun hızla teşhis edilmesi, çocuktan herhangi bir yakınma beklemeksizin harekete geçilmesi büyük önem arz eder.

Eğitimcileri Eğitilmeliz..!

Haliyle bu donanıma sahip öğretmenler için eğitimcinin eğitilmesi çok önemlidir. Hatta anne babalarında konu hakkında bilgilendirilerek, çocuklarının davranışlarını takip etmeleri sağlanmalıdır.

Zorbalık yapacak çocuk hedefini belirler. Herkese yapmaz. Ayrıca bu durum gizli de olabilir, diğer arkadaşlarının ortasında da cereyan edebilir. Yani yavrunun olayı, anne baba veya öğretmenden saklamasıda mümkündür. Günlük hayatın o hızlı akışına kapılmadan, dikkatle gözlem yapılmalıdır.

Ne yazık ki akran zorbalığına uğrayan çocukların bazıları yaşadıklarını gizli tutar. Utanır sıkılır, kimseye bahsetmez. Bu durum gözlem yapmamızı ve hislerimizi açık ve odaklanmış tutmamızı zaruri kılar. Gecikmenin bedeli çok ağır olabilir.

Akran zorbalığı yaşayan mağdur çocuğun ruh hali derinden etkilenecektir. Bu hal ona ömür boyu sirayet eden ruhsal problemler olarak dönecektir.

Zorbalık yapmakta olan çocuğun da ruh halindeki normal dışı kaymaları dikkate almalı, rehabilite etmeliyiz. Çünkü ilerleyen yaşlarında ve belki bir ömür boyu marazlara sahip kalması mümkündür.

Normal bir çocuktan beklenen zorbalık yapmaması veya uğradığı zorbalıkla baş edemiyorsa büyüklerini veya öğretmenlerini bilgilendirmesidir.

Çünkü dikkat gerektiren ve itinayla rahatça atlatılabilen bir durumdur. Panik yapmak yersiz olur. Okul, öğretmen ve veli işbirliğine ihtiyaç vardır.

Sebepleri nelerdir?

Çocukların çok küçük yaşlardan itibaren, tanıştıkları dijital oyunlar ve Pedagoji kaygısı gütmeyen televizyon programları bu hadiseler için temel teşkil etmektedir.

Bununla beraber anne-baba geçimsizliği, toplumsal şiddet yönelimi, bütün hayatımızda gittikçe eksilen sevgi ve hürmet duyguları durumu körüklemektedir.

Halbuki her çocuk sevmekten ve sevilmekten haz duyarak büyümeli. Pencereden seyrettiği bulutları, parkta uçuşan kuşları, gönlerde dalgalanan bayrağı sever… Sadece seven anne babadan görerek sever!

Sevin sevilin, sevgi aşılayın… Gülümseyin ve her insanda her eşyada sevilecek detaylar keşfederek, çocuğunuzla paylaşın. Küçük çocuklarda akademik eğitimin peşinde ve sorgulayıcısı olmayın. Öğretim hayat boyu devam edecek. Eğitimsiz insanda öğretim bir işe de yaramayacak…

Çocuk yetiştirmekle ilgili detaylı ve geniş bir yazıya ihtiyaç var. Bu sebeple doğru bilinen yanlışları işleyeceğim, yeni bir yazıya havale edeyim, burada bitireyim…

Cevap yok.

Sizinde fikrinizi almak isterim