Farkındalık

Duyularımız ve Duyurduklarımız

Acaba hayat gerçekten beş duyuyla algıladıklarımızdan ibaret mi? Hayır dediniz değil mi? Fizik ötesi o kadar çok olgu ve olay var ki. Duyularımız ve Duyurduklarımız, diyerek bunlardan bahsedeceğim…

Bunlar bizi insan kılan güzellikler. Çoğumuzun adını bilip hatta farkında olmaksızın yaşayıp, yaşatıp; tarifine nail olamadığımız, yaradılış mucizeleri her biri….

Bireysel olarak her insanda var olan, ve kollektif şuur altımızın bir parçası şeklinde, beş duyumuzla algılayamadığımız, ama anladığımız haller, bir gerçektir yaşantımızda. Biz insanlar duyup, görüp dokunmadan; kokusuz ve tatsız ve fakat var olan ve insanlığımızın ispatı gibi olan, kimisi beyin ile kimisi gönül ile hayat bulan, uçsuz bucaksız; kimi tarifli, kimi tarifsiz özelliklere sahibiz.

Ne Gibi Mesela?

Çok başınıza gelmiştir. Bir pastahanede otururken, dört masa ötede, onlarca kişinin arasında, size bakan birini hissedersiniz. Birden kaldırdığınızda başınızı, göz göze gelirsiniz.

Yada kırmızı ışıkta beklerken, yandaki arabanın şoförü size bakıyorsa, gayri ihtiyari fark eder, sizde ona bakarsınız.

Veya hayatınızda ilk defa rastlaştığınız birisi, öyle bir his doğurur ki içinizde, sanki çok yıllarınızı muhabbetle, beraber geçirdiğiniz; en yakın dostunuzdur o kişi.

Ya rüyalar. Bilimin günümüzde ki seviyesi dahi izah edemiyor. Kabuslar, keyifler, bir kaç saniyede izlendiği söylenen, uzun uzun filmler. İnsandan insana değişen yada her insanın benzerini tarif ettiği, bambaşka bir alem…

Bir Muamma; Aura

Atmosfer demek aura, Duyularımız ve duyurduklarımız açısından önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanı 20-25 cm’ lik bir kalkan gibi çepe çevre sarmalayan elektromanyetik bir etkili alan.

Görmediğimiz ama varlığını hissede bildiğimiz, bizimle yaşayan bir olgu. Bilim adamları auranın, her insanda, aynı güç ve özellikte olmadığına inanıyorlar.

Hem ayrıca spiritüel (ruhsal) ve eterik (enerjik), olan iki çeşidinden bahsediliyor.

Vücuttaki güç merkezleri (çakra) ile koordineli çalışan aura her yaratılmış nesnede vardır ve uygun şartlarda gözlenebilir diyorlar. İnsanın fiziksel ve ruhsal sağlığını ilgilendiren bir korunma ve bilinçsiz iletişim sağlayıcısı yani…

Deniliyor ki auramız gün içinde halin icabına göre renk değiştirerek tepki veriyor. Düğün evinde yeşil iken cenaze evinde gri oluveriyor. Yakın olduğumuz beraber zaman geçirdiğimiz diğer insanların auralarıyla da iletişime girerek, sinyaller verip alıyor.

Yani arkadaşlar, auramız aracılığı ile duyularımız ve duyurduklarımız sandığımızdan daha yoğun, etkili ve dürüstçe gerçekleşmektedir. Bir kaç çağrışımlı örnek vereyim:

  • Sahtekarı gözünden anlarım,
  • yok yok o adamdan zarar gelmez hissediyorum
  • bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
  • bugün içimde bir sıkıntı var
  • böyle olacağını hissetmiştim
  • yakın arkadaşlar ama kardeş sanırsın
  • görür görmez içim ısındı

gibi gibi uzayıp giden cümlelerimizin altında auramız yatar.

Biliyorsunuz atomu oluşturan parçalardan itibaren dünyadaki her varlık titreşim halindedir. Canlı cansız her varlığın yaydığı bu titreşim frekanslarının anlamlı birer karşılığı vardır ve auramız bu frenkansı çözer ve gereken tepkileri verir.

Bu titreşimler ve auramızın yönetimi ile ilgili çeşitli alternatif tıp teknikleri de tarih boyunca var olmuş ve günümüzde de yoğun ilgi görmektedir. Bioenerji çalışmaları bir örnek olabilir mesela.

Daha sayfalarca yazarım bu konuda ama amacım size aurayı değil, insan olmanın ruhsal derinliklerini ve evrenin sırlarla dolu delhizlerini hissettirmek veya hatırlatmak, gayrısı benim işim değil…

Başka Bir Dünya; Rüya

Rüyalar bilimsel olarak hala izah edilememiş, mistik ve sırlarla dolu; kendisi de çok enteresan olan uykularımızın, bir parçasıdır. Bazen o kadar net görür ve hatırlarız ki; uzun zaman etkisinden çıkamayız. Bazen bir şeyler gördüğümüzü biliriz. Silik karışık görüntüleri tarif edebilir ama detayını bir araya getiremeyiz. Hatta öyle olur ki, rüya gördüğümüzü bilir, hiç bir şey hatırlamaz, ama etkisinde oluruz.

Ama gördüklerimiz bir şekilde hayat enerjimizin rengini etkiler ve efor keyif düzleminde, ilişkilerimiz üzerine pozitif yahut negatif etkili olabilir. Ve hatta ilgili birilerini bulur tabir ettiririz. Bu genelde annemizdir…

Rüya tabirleri için tarih boyunca uğraşmıştır insanoğlu. Bu düşler diyarı hep ilgi çekmiş ama çözülememiştir. Adeta “insanlık madde ve fizikten ibaret değildir” diye haykıran bir gerçekliktir.

Her bireyin hayatındadır ve bize insan olduğumuzu hatırlatır durur öylece… Gah kabus olur gelir, gah cennet bahçelerinde gezdirir. Bazen ölmüş bir yakınımızla muhabbete, bazen olmamış çocuğumuza hasrete vesile olur. Neresinden bakarsanız bakın duyularımız ve duyurduklarımız için etkilidir.

Neden bu konuların içerisindeyim biliyor musunuz? Çünkü kendini gerçekleştirmek, ancak kendini tanımakla mümkün olabilir. Kendini tanımanın çok minik bir parçasıdır sadece aynaya bakmak. Esas olan bilmek, düşünmek ve hissetmektir….


Cevap yok.

Sizinde fikrinizi almak isterim