Hepimiz oradayız. Ama hep içimde bir ukde… Yavrular orada. Gençliğinin baharında, en verimli çağında, vatan evlatları orada… Biz yokuz..!
Her biri bir gonca… Ateş altında… Fidan fidan güzellikler, kahpe ihanetlerin, hain hedef tahtalarında.
Mehmedim duraydı da ben yanaydım orada… Hepimiz Oradayız aslında; biliyorum, ama nasil.!? İfade edemiyorum…
Barış Pınarı akıyor da, bir yudum içmek nasip olmaz mıydı bana.!? Halid bin Velid, yaşlanıp korkar oldu ya! Şehit olamayacak mıyım? diye; haşa, ben kim oluyorum da..!
Gerçekten şehadeti talep etmek, yüce gücü aleme şamil olan, Türk silahlı kuvvetlerinin er, erbaş ve komutanlarının hakkıdır. Dünya tarihi bu gerçekliğe şahittir… Ve ne yazık ki bu şahitlikleri devam etmek zorunda…
Adaletsiz bir yer çünkü dünya…
Çünkü Mehmetçik, 2000 yılın haklı gururunu taşıyıp, yükseltmek ve taçlandırıp, daha da büyütmekle görevli. Bu kutsiyetin de farkında. Vakarı, cesareti ve duruşu bu görevin kutsiyetini, sinesinde taşımasıyla ortada…
Hepimiz Oradayız ama ifade doyurmuyordu beni… Eksik kalan bir şeyler vardı… Her iş anlamsız geliyordu… Hepimiz oradayız, ama yoktuk orada….
Mehmedim ne haldeydi acaba..?
Cephede kurşun sesini; masumun, mazlumun ahı ve feryadı gibi duyuyorlardı. Peygamber ocağının alev alev meftunları…
Din, dil, ırk ayırmaz koşarlardı mazluma. Zayıf zamanlarıydı ama, Kore’ye kadar gittiler bu uğurda.
En yüce İnsanın övgüleriyle taçlanmıştı oysa Türk ordusu ve komutanları tarihte… 1453 ‘de teslim ettiler, övülmüşlüğün hakkını….
Gönüllü yazılmak mıydı çare? Dedemin tabancasıyla koşmak mıydı cepheye.!?
Bu hissiyatla, bir rehavet sarmıştı başımı… Bir çokları gibi… Yürek yerinde duramıyordu.
Ana kuzuları oradaydı ve yine bütün dünya da karşılarında… Yani önceleri yüzyıllarca gördüğümüz o sefil, hain ve zalim kuvvetler, iman dolu göğüslerde erimek üzere Allah’ın izniyle… Ama ben yokum orada… Ama hepimiz oradayız…
Yalnız mı evlatlar? Asla… “Bedr-in Arslanları” gibi kükreyen komutanları başlarında… Fakat ben yokum… Hicran fethetti ahvalimi…
İş yapamaz ve yazamaz olmuştum ki, değerli hocamız yetişti ve bir paylaşım yaptı sosyal medyada… “Hepimiz Oradayız” dedi. Hicranıma deva oldu, derdime derman…
Benim halimdeki milyonlara da tercüman…
Ülkemizin işte böyle bir basirete ihtiyacı var besbelli. Teşekkürler hocam. Bakanlık sıfatınız, hocalık vasfınızın gerisinde kaldığından, müsaadenizle sizden hocam diye bahsedeceğim.
Sosyal medya yoluyla paylaştığınız ruh halinizi, şerh etmek yerine, aynen alıyorum:
Kurtuluş Savaşı ‘nın cepheye giden gitmeyen her ferdi kahramandır. Askere çarık diken, tarhana kotaran, şehidin yetimine bakan, gazinin koluna giren de kahramandır. Bunu yıllardır böyle kabul ederiz.
Prof. Dr. Ziya Selçuk
Evlatlarımızı Barış Pınarı Harekatına uğurladık. Gidemeyenler, geride kalanlar gitmediklerini sanmasinlar. Hepimiz onlarla birlikte, onların yanında, cephenin gerisindeyiz.
Yaptığımız işlerle, aldığımız kararlarla, urettiklerimizle, çocuklara oğrettiklerimizle, birlik oluşumuzla, dik duruşumuzla, vazifemize ve ülkemize sarılışımızla, dualarımızla, Atatürk’ün ” vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.” Sözüne riayet edişimizle, birbirimize olan anlayışımız ve saygımızla, hepimiz cephedeyiz. Askerimizin gözlerine bakarken alnımızın ak olması lazim.
Günümüzü, bunun farkında olarak yaşamamızı temenni ederim.
Teşekkürler değerli hocam….
Cevap yok.